Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Makale MUHABBET-SOHBET

osmanke Çevrimdışı

osmanke

BELKİ SARAYIMIZ YOKTU AMA BİZ HEP KRAL,DIK
Yönetici
Kurucu
7 Haz 2019
3,053
8,631
113
59
TR,İSTANBUL
Sağlığınız İçin Kırmızı Mucize Likopeni Hayatınızdan Eksik Etmeyin
Kimi meyvelerin ya da sebzelerin baskın bir şekilde kırmızı renge sahip olma sebebini hiç düşündünüz mü? Bu konu karşımıza kaçınılmaz bir şekilde likopen kavramını çıkaracaktır. Likopen vücudumuzun her daim ihtiyaç duyduğu elementler arasında yer alır.



Toksin atma süreçlerinde özelikle likopenin önemi bir kez daha ortaya çıkar. Aynı zamanda beta karoten açısından zengin olması dolayısıyla göz sağlığında da önemli bir yer tutar. Likopen besinlere kırmızı rengi veren ana maddedir. Özellikle antioksidan bakımından son derece güçlü bir yapıya sahiptir. Sadece kırmızı değil aynı zamanda pembe rengin ortaya çıkmasında da etkilidir.


Bugün sıklıkla tükettiğimiz sebzelerden biri olan domateste ciddi düzeyde likopen bulunur. Kansere karşı korumada oldukça etkili olduğuna inanılır. Likopenin günlük düzenli olarak tüketilmesi gerekir. Uzmanlar likopenin günlük düzenli olarak tüketilmesi gerektiğini savunuyor.



Vücutta birikmeye başlayan serbest radikallere karşı bir antioksidan görevi gören bu özel madde, tam anlamıyla mucizevi sonuçlar doğurur. Sağlıkla ilgili faydaları bir tarafa, likopen ayn zamanda boya endüstrisinde de sıkça kullanılan bir madde olarak dikkat çeker. Likopenli besinleri hem sıcak hem de soğuk atmosferlerde muhafaza etmek mümkündür. Örneğin domates pişirildiği zaman likopen düzeyi daha da artış gösterir. Farklı sıcaklıklarda bu tip ürünlerin kimyasal yapılarında bir bozulmaya rastlanılmaz.

Hangi Sebze ve Meyvelerde Likopen Bulunur?


Günümüzde likopen bakımından en etkili sebze domates olarak kabul görür. Örneğin günde 3 adet domates yemek, vücudun ihtiyacı olan antioksidanı temin eder. Aynı zamanda domatesin çeşitli kalp rahatsızlıklarına karşı etkili bir silah olduğu biliniyor. Diğer yandan domates, cildi tazeler ve yaşlanmayı durdurur.



Likopen açısından zengin olan bir diğer sebze karpuzdur. Sulu besinler özelinde en kuvvetli besin olarak kabul görür. Sadece iki dilim karpuz yiyerek ihtiyaç duyulan karpuzun %30’unu karşılamak mümkündür. Domatesle kıyaslarsak, karpuzdaki likopen düzeyi daha düşüktür. Bunun temel sebebi, karpuzun daha açık renge sahip olmasıdır.



Kuşburnu da likopen açısından yüksek besinler arasında gösterilir. Kuşburnu bilhassa enfeksiyon oluşumlarının önüne geçen bir besindir. Diğer yandan kum oluşumlarına engel olur ve kan şekerini düzenler.



Acı ve ekşi bir tada sahip olan greyfurt sayesinde de kış aylarında bol miktarda likopen alabilirsiniz. Greyfurtun aynı zamanda lif ve C vitamini açısından da çok zengin bir içeriğe sahip olduğu biliniyor. Vücut direncinizi artırmak adına bol bol greyfurt tüketmelisiniz.



Likopenin Temel Yararları
1. Sağlıklı beslenmeyen kişilerin hormonları bir zaman sonra dengesiz bir hal alır. Bu durum stresle birleşir. Stresin artması bağışıklığı azaltır. Stres, hastalıkların oluşumunu tetikler. Fakat likopen bakımından zengin olan besinler sayesinde vücut enerjisi artış gösterir.



2. Damar tıkanmalarına ve kan hastalıklarına karşı vücut kendi başına antioksidan üretemez ve bu ihtiyacını besinler vasıtasıyla sağlar. Likopen açısından zengin besinlerin alımı ile beraber damarlar kısa süre içinde temizlenir.

3. İlerleyen yaşlarda unutkanlık problemi ya da benzer psikolojik rahatsızlıkları önler.

4. Ürik asiti azaltır ve bu sayede kemik ya da kas ağrıları oluşmaz.



5. Likopenli besinlerde sıvı düzeyi bir hayli fazladır. Bu durum cildin tazelenmesi açısından oldukça önemlidir. Likopen bakımından zengin ürünler tüketerek cildinizi genç tutabilirsiniz. Hatta kadınlar için tam anlamıyla bir güzellik sırrı olarak kabul görür. Pek çok diyette likopenli ürünlerin ön planda olduğunu söyleyebiliriz.

6. Göz sağlığını önemli ölçüde korur.

7. Akciğerde oluşabilecek iltihapları önler. Bu sayede astım tehlikesini bertaraf eder.
 
osmanke Çevrimdışı

osmanke

BELKİ SARAYIMIZ YOKTU AMA BİZ HEP KRAL,DIK
Yönetici
Kurucu
7 Haz 2019
3,053
8,631
113
59
TR,İSTANBUL
Bu Yöntemler Nikotini Vücuttan Temizliyor
Ne yazık ki sigara pek çok organımıza ciddi anlamda zarar veriyor.

Sigara tüketimi organlarımızı olumsuz yönde etkiliyor ve çeşitli hastalıklara davetiye çıkarıyor.

Bu kötü alışkanlık maalesef kanserden kalp rahatsızlıklarına dek çok sayıda hastalığı tetikliyor.


Yine de nikotinin zararlarından bizi önemli ölçüde koruyacak bazı yöntemler de yok değil. Sigarayı bıraktıktan sonra bazı besinlere özellikle ağırlık verebilirsiniz. Yoksa tek başına sigarayı bırakma kararı almak hiçbir anlam taşımayacaktır. İşte sigarayı hayatınızdan çıkardıktan sonra ağırlık vermeniz gereken bazı önemli besinler.

Kivi


Nikotini vücuttan doğal yollarla atabilmek son derece önemlidir. Bilindiği üzere sigara bağımlılığı vücutta ciddi bir enkaz yaratır. Bu enkazı atmak ciddi bir emek ve disiplin ister. Kivi özelikle içinde bol miktarda vitamin barındıran kıymetli bir meyvedir. Bol bol kivi tükettikten sonra göreceksiniz ki vücudunuzda biriken nikotinler zamanla azalacaktır.

Isırgan


Isırganda müthiş yoğunlukta bir demir içeriğinden bahsedebiliriz. Vücudun dezenfekte edilmesi adına ısırgan etkili bir rol oynar.

Havuç Suyu


Nikotin bilindiği üzere cilde ciddi zararlar getirir. Bu anlamda bol bol havuç tüketmek önemlidir. Havuç suyunun bilhassa cildi yenileme noktasında somut faydaları olacaktır.



Su


Temel yaşamsal besinimiz olan su tüketimini, nikotinin atılma sürecinde daha fazla tüketmelisiniz.

Zencefil


Az miktar zencefili yemeklerinize katarsanız hem yemeklerinize özel bir lezzet katar, hem de toksinlerin temizlenmesini hızlandırırsınız.

Ispanak


Özellikle ıspanağı çiğ olarak tüketmeniz son derece önemlidir. Çünkü ıspanak pişirildiği andan sonra vitaminlerini kaybeder. Vitaminlerle beraber folik asidin kaybedilmemesi şarttır.



Brokoli


Mucizevi besinlerden biri olan brokoli özellikle toksinleri ya da metalleri kısa süre içinde yok eder. Hatta kanseri yenme konusunda dahi ciddi etkileri olduğu kanıtlanmıştır. B5 vitamini açısından zengin bir besin olan brokoliye sigarayı bıraktıktan sonra sıklıkla yer vermelisiniz. Üstelik sanılanın aksine brokoliden oldukça lezzetli yemekler yapmak mümkündür.

Biber


Tıpkı ıspanakta olduğu gibi biberin de çiğ olarak tüketilmesi çok daha faydalı olacaktır. Biberi çiğ olarak doğradıktan sonra salatanıza dahil edin. İçinde yer alan vitaminler sayesinde tütünün olumsuz etkilerinden kurtulabilirsiniz.
 
osmanke Çevrimdışı

osmanke

BELKİ SARAYIMIZ YOKTU AMA BİZ HEP KRAL,DIK
Yönetici
Kurucu
7 Haz 2019
3,053
8,631
113
59
TR,İSTANBUL
Kanseri Tetikleyen 15 Tehlikeli Unsur
Çağımızın tam anlamıyla baş belası olan kanserle ilgili bugüne dek

binlerce bilimsel makale yayınlandı, keza aynı şekilde çok sayıda bilimsel araştırma gerçekleştirildi.

Kanserde genetik etkenlerin ön planda olduğu bilimsel açıdan ortaya konsa da pek çok farklı etkeni kanser konusunda gerekçe olarak sunmak mümkün.


Ne yazık ki kanser açısından pek de şanslı bir dönemde doğduğumuzu söyleyemeyiz. Yediğimiz besinlerden hava kirliliğine dek, içinde yaşadığımız çağda pek çok şey, kansere adeta davetiye çıkarıyor. Geline kanser oluşumunu tetikleyen farklı gerekçeleri bu listeyle beraber hatırlamaya çalışalım.

Şeker


“Şekerin tetiklemediği bir rahatsızlık var mı ki” dediğinizi duyar gibiyim. Şeker kanser türleri için de oldukça tehlikeli bir madde olarak öne çıkıyor. Aşırı şekerli gıdalar tüketmenin genelde diyabeti tetiklediği bilinir; ancak bunun yanında hücrelere ciddi zararlar verebildiğini atlamamak gerekiyor.

İşlenen Gıdalar


Girişte de değindiğimiz üzere bugün hazır olarak satın aldığımız gıdaların pek çoğu güven vermeyen bir içeriğe sahip. Daha çok tüketim ve daha fazla para uğruna besinlerde kullanılan katkı maddeleri, işlenmiş gıdalar, GDO’lu besinler, kanser için ciddi bir zemin hazırlıyor.

Sigara


Sigara daha çok akciğer kanserine yakalanmanıza neden olsa da kanser için de bir itici güçtür. İçmeseniz, dumana maruz kalsanız dahi bu tehlike geçerlidir.

Güneş Işınları


Oldukça uzun süre boyunca güneşin altında vakit geçirmek kanser riski yaratabilir. 20 dakikadan daha fazla güneşte kalmak ne yazık ki ciddi risk altındasınız. Bu nedenle gözlük, güneş kremi, şapka gibi koruyucu unsurları es geçmeyin.

Zehirli Kimyasallar
Bazı meslekler doğaları gereği ne yazık ki zehirli kimyasallarla iç içe olabiliyor. Boya ustaları, zift ustaları, kot zımpara işçileri, saç boyasından dolayı kuaförler, lastik üreticileri görece zehirli kimyasallar bakımından risk altındadırlar.

Gece Çalışmak


Vücudun her zaman doğal bir dengesi vardır. Bu düzenden ve doğal yapıdan çıktığınız an, vücudun dengesi allak bullak olur. Bu da ne yazık ki kanser riskini artırır. Erken uyuyup erken kalkacağınız düzenli bir yaşama evirilmeniz daha sağlıklı olacaktır. Sürekli mesai değiştirenler ve vardiya gereği gece çalışabilenler, freelance olarak çalışan kişiler, buna örnek olarak verilebilir.



Arsenik
Özellikle kirli içme sularında bulunan bir tür zehirli maddedir. Bir dönem İzmir’deki içme suyunda arsenik olduğu iddiası ortaya atılmıştı ve ciddi bir panik oluşmuştu. Arsenik suyuna milyonlarca insanın maruz kaldığı bilinen bir gerçektir.

Izgarada Yanan Et


Mangalda et pişirmek elbette harika bir deneyim; ancak bu esnada etlerin pişirme sürelerine bir nebze dikkat etmelisiniz. Fazla pişen etler her daim tehlike saçabiliyor. Yanan ya da gereğinden fazla ızgarada kalan etler kanser açısından risk teşkil ediyor.

Kömür
Kanseri tetikleyen en sinsi unsurlardan biri de kuşkusuz ki kömürdür. Kömür madeni ile daimi olarak işi gereği karşı karşıya gelen işçiler özellikle 1. sınıf risk grubunda yer alıyorlar.

Alkol


Ara sıra alkol tüketmek değil de her gün, istikrarlı bir şekilde alkol tüketmek ciddi bir problem. Özellikle çok yüksek alkol tüketimi, kanser açısından ciddi bir tehlike saçabiliyor.



Tuzda Terbiye Edilen Balık ya da Et
Tuzda terbiye edilen balıkta ya da ette yoğun şekilde nitrat yer alıyor. Nitratın da kanseri tetikleyen bir madde olduğunu söylemek güç değil.

Sosis, Salam ve Sucuk


Bu tip besinler işlenmiş et ürünleri olarak genelleniyor. Dünya Sağlık Örgütü bu tip tüketimlerin azaltılmasını öneriyor. Özellikle ne idüğü belirsiz yerlerden, bilmediğiniz markalara sahip ürünlerden uzak durun.

Doğum Kontrol Hapları


Doğum kontrol haplarının kanser için bir tehlike arz ettiği pek bilinmez; ancak ne yazık ki gerçek. Bu nedenle doğum kontrol hapı aldığınızda bu tip bir etkiye sahip olabileceğini de düşünmelisiniz.

Aile
Genetik faktörlere bu noktada tabi ki özel bir parantez açmak zorundayız. Genetik faktörler kanser vakalarında %10’luk bir etki alanına sahip.

Obezite Problemi


Çağımızın ne yazık ki kanayan yarası obezite. Pankreas ya da göğüs kanserlerinde genelde obezite sorunları işaret ediliyor. Obezitenin yüzlerce olumsuz sonucundan sadece bir tanesi; ancak belki de en ciddi etkilerinden birisi olduğunu söyleyebiliriz.

Bu listeyi daha da uzatmak mümkün. Gerek beslenme, gerekse de uyku düzenimiz ve yaşam kalitemiz açısından alacağımız elbette çok dersler var. Daha sağlıklı yarınlar için beden sağlığımıza oldukça dikkat etmeliyiz. Sağlıklı günler dileriz.
 
osmanke Çevrimdışı

osmanke

BELKİ SARAYIMIZ YOKTU AMA BİZ HEP KRAL,DIK
Yönetici
Kurucu
7 Haz 2019
3,053
8,631
113
59
TR,İSTANBUL
Meyve Sebzelerinizi Zirai İlaçlardan Temizleyin
Meyve ve sebze tüketmek elbette sağlığımız için son derece önemli. Fakat son zamanlarda meyve ve sebze üretiminde verimliliği artırmak adına ne yazık ki sağlığımızı tehdit eden yöntemlere başvuruluyor. Bu durum, meyve tüketicilerinin deyim yerindeyse psikolojilerini bozmuş durumda.



Özellikle meyve tüketirken ürünlerin üstünde kimyasal tarım ilaçlarının kalıp kalmadığını düşünmek, tadımızı kaçırabiliyor.Bu endişelerin elbette çok haklı karşılıkları var. Ama yine de panik yapmaya ve kendinizi bu konuda çaresiz hissetmenize gerek yok.


Çünkü meyve sebzeleri tehlike saçana zirai ilaçlardan temizlemek mümkün. Üstelik bu yöntemler bilim adamları tarafından da onaylanmış durumda. Geleneksel yöntemler arasında bol suyla yıkamak, meyve ya da sebzeyi sirkeli suya yatırmak, oldukça popülerdi diyebiliriz.



ABD’de yakın zaman önce yapılan bir deney, bu konuyla alakalı ezberleri bozacak gibi görünüyor. ABD’li bilim adamları meyve ve sebzeleri sorunsuz bir şekilde temizlemek adına kapsamlı bir deney gerçekleştirdi ve sonu., oldukça memnun ediciydi. Hemen bu deneyin içeriğinden söz edelim.



Zaten bilim adamları çok uzun zamandan bu yana ilaç kalıntılarının besinler üzerindeki etkisi üzerine ciddi anlamda kafa yoruyordu. Bu deneylerden bir tanesi geçtiğimiz günlerde elmalar üstünde gerçekleştirildi. Deney için bilinçli olarak üzerlerine zirai ilaç boşaltılmış elmaların bazıları musluk suyunda, bazıları ise çamaşır suyunda ve su karbonat karışımında bekletildi. Deney sonunda çamaşır suyunun etkili olması beklenirken sonuçlar bir hayli şaşırtıcı oldu. 3 farklı opsiyon arasında öne çıkan karbonatlı su oldu. Karbonatlı suyla yıkanan elmalar açık ara farkla en çok temizlenen elmalar oldu.



Hatta uzunca bir süre elmaları fırçaladığınız takdirde temizlenme oranının %90’ın üzerine çıktığı görülüyor. Uzun lafın kısası, evlerinizde meyve ve sebzelerde yer alan olası tarım ilacı kalıntılarını yok etmek adına bol miktarda karbonat barındırmalısınız. Bu mucizevi yöntemle meyve ve sebzelerinizi her daim tertemiz tutabilirsiniz. Ortaya çıkan sonucu doğrudan fark edemezsiniz ya da göremeseniz bile en azından sağlığınız adına içiniz çok rahat olacaktır.



Sonuçta en sağlıklı sebzelerde ya da meyvelerde dahi tarım ilacı kalıntılarına rastlayabiliyoruz. Üstelik sadece bir değil, birden fazla tarım ilacı kalıntısı söz konusu olabiliyor. Çilek, elma ve ıspanak konusunda özellikle dikkat etmenizi şiddetle tavsiye edebiliriz. Soğan, mısır ve kivi ise her daim temiz olan besinler arasında yer almayı başarır.

Kaynak: dailymail
 
osmanke Çevrimdışı

osmanke

BELKİ SARAYIMIZ YOKTU AMA BİZ HEP KRAL,DIK
Yönetici
Kurucu
7 Haz 2019
3,053
8,631
113
59
TR,İSTANBUL
Dışarıda Çok Fazla Yemek Yiyenleri Bekleyen Tehlike
Hepimiz az ya da çok, bir şekilde dışarıdaki restoranlarda, lokantalarda ya da fast food mekanlarda yemek yeme alışkanlığına sahibiz. Özellikle bu durum çalışanlar için rutin bir duruma dönüşmüş durumda. “Koca koca insanlarız, evden beslenme mi getirelim” dediğinizi duyar gibiyiz.



Açıkçası dışarıda yenen yemeklerin sağlık açısından ne tür sonuçlar yarattığına dair bazı yeni raporlar yayınlandıkça evden yemek götürenlerin sayısında önemli bir artış olabilir.


Bunun hem daha ekonomik hem de daha sağlıklı olacağı kesin. Dışarıda yenen yemeklere dair her ay yeni bir araştırmayla karşılaşıyoruz. Yakın zaman önce Silent Spring Endüstrisi bu konuda özel bir araştırmaya imza attı.



Sağlıklı Beslenme Anketi adı altında toplamda 10 bin kişiyle görüşüldü. Neticede PFAS şeklinde bilinen kimyasal maddeye maruz kalan kişilerin istikrarlı bir şekilde dışarıdan yemek yediği sonucuyla karşılaşıldı. Anket kapsamında katılımcılara günlük ve haftalık olarak yedikleri yemekler soruldu. Katılımcılara aynı zamanda kan tahlilleri de yapıldı. Evde yemek yiyen inanların kanlarında dışarıda yemek yiyen insanlara kıyasla çok daha az düzeyde kimyasal maddeye rastlandı.



Araştırmacılar her şekilde evlerde hazırlanan yemeklerin restoran yemeklerinden çok daha sağlıklı bir içeriğe sahip olduğunu vurguladı. Buna rağmen elbette dışarıda yemek yemenin pek çok kişi için karşı konulmaz bir cazibesi var. Reklamın gücü, yemeklerin kokusu ve sunumu, yemeklerin çeşitliliği, servis vs. insanlar için cazip bir durum. Aynı zamanda evde yemek hazırlamak, en hafifinden emek isteyen bir süreç.



Restoranlardaki yemeklerin sağlıksız olmalarının en önemli nedeni tazelik konusunda belli bir özene sahip olunmaması. Aynı zamanda daha fazla kar elde etmek adına yan ürünlerin ucuz olarak tercih edilmesi ve yedekleme sürelerinin çok uzun olmasını da ekleyebiliriz. PFAS adı verilen kimyasallar kanser ve düşük doğum gibi riskleri içinde barındırır. Ayrıca paketlenmiş gıdalarda da benzer bir tehlike olabileceği söyleniyor. Environmental Health Perspectives isimli dergide bu konuya ilişkin özel bir bölüm ayrıldı. Tükettiğimiz hazır gıdalarla PFAS arasındaki bağlar ilk defa bu tip bir çalışmayla ortaya konulmuş oldu diyebiliriz.
 
osmanke Çevrimdışı

osmanke

BELKİ SARAYIMIZ YOKTU AMA BİZ HEP KRAL,DIK
Yönetici
Kurucu
7 Haz 2019
3,053
8,631
113
59
TR,İSTANBUL
Yabancı Dil Öğrenmenin En Eğlenceli 7 Yolu
Yabancı dil Türkiye’de hep belli geleneksel yöntemler üzerinden öğretilmeye çalışılıyor. Oysa artık daha modern ve renkli eğitim metotlarının yabancı dil üzerinde ne kadar etkili olduğu kabul edilen bir gerçek. Klasik, dört duvarın arasına sıkışan yabancı dil eğitimlerinden ziyade bu eğlenceli ve yaratıcı yöntemlere şans vermeyi deneyin. Hem akılda kalıcı hem de daha fazla keyif alabileceğiniz yöntemleri deneyerek ne kadar verimli sonuçlar elde edebileceğinizi görebilirsiniz. Yabancı dil öğrenme aşkınızı yaratıcılığınızla birleştirmek istiyorsanız aşağıda yer alan alternatif yöntemlere göz atabilirsiniz.

1. Sabahları Kalktığınızda 10 Yeni Sözcük Öğrenin!


Yabancı dil öğrenmek istiyorsanız bunun bir disiplin ve istikrar işi olduğunu unutmayın; ancak bu alanda tek ve salt bir yöntemden bahsetmek olanaksızdır. Örneğin sabahları kalktığınızda kendinizi 10 yeni sözcük öğrenmeye odaklayabilirsiniz. Elbette sabah kalktığınızda panik içinde evden çıkmak durumunda kalacağınız zamanları bir tarafa ayırıyoruz; fakat genelde herkesin sabahları 10 tane yeni sözcük öğrenecek kadar bir vakti vardır. Sabahları zihin öğrenmeye açık ve enerjiktir.


Bunu dil öğrenme noktasında bir avantaja çevirebilirsiniz. Gramer yabancı dil için temel bir problemdir. Bu problemi bu eğlenceli yolla kolay şekilde aşabilirsiniz. Zaten yabancı dil öğrenirken en sık kullanılan ortalama 1000 sözcüğü öğrendiğiniz zaman, sözcüklerin %90’lık bir bölümü size artık daha tanıdık gelmeye başlar. Buradan hareketle, ortalama 3 ay boyunca bu yöntemi uygularsanız, sürecin sonunda size temel oluşturacak bir altyapı sağlamış olursunuz.

2. Değiş Tokuş Yöntemini Deneyin


Son zamanlarda özellikle de internetin yaygınlaşmasıyla beraber insanlar kendilerine genelde dil partnerleri aramaya başlamış durumda. Dil partneri farklı dillere sahip iki kişinin yabancı dil öğrenme süreçlerinde birbirlerini beslemesi anlamına gelir. Bunun hem eğlenceli, hem sosyal hem de çok verimli bir yöntem olduğu kesindir. Ücretsiz bu yöntemi denemek için hemen harekete geçebilirsiniz. Hatta web üzerinde sadece bu konuya odaklanmış pek çok uygulamanın da olduğunu söyleyebiliriz. Türkçeyi öğrenmek isteyen bir kişiye yardımcı olmak ve karşılığında yeni bir dil öğrenmek için partner yöntemini es geçmememizi öneririz. Bugün bazı ülkelerde bu tip dil değişimleri için insanlar büyük organizasyonlar ve toplantılar organize ediyor. Bizde ne yazık ki daha tam anlamıyla böyle bir gelişim söz konusu değil.

3. Online Oyunlara Dalış Yapın


Mobil cihazların yaygınlaşmasıyla beraber oyun tutkusu dünyada her yaş aralığına yayılmış durumda. Bu durum elbet bizim ülkemizde de bu şekilde. Peki, bu durumu neden dil öğrenme süreçlerinde bir avantaja çevirmiyoruz? Bilhassa genç nüfusun zamanını büyük ölçüde oyun oynayarak geçirdiği bir dönemdeyiz. Oyunlar aslında iyiye kullanıldığında zeka geliştirici bir işleve de sahip olabilir. Tabi bu durum biraz da oyunun ya da uygulamanın içeriğiyle de alakalı bir durum.



Nitelikli oyunlar sayesinde size verilen görevleri yerine getirmek adına İngilizce komutları anlamak durumundasınız. Oyunlarda genelde İngilizce dili hakimdir. Sadece oyun oynayarak bile dilini geliştiren çok sayıda genç insan var. Online oyunlarda da internaktif bir konuşma olduğu için bu konuşmaları anlamak için ekstra çaba sarf etmek zorunda kalırsınız. Tüm bu çabalar, basit bir oyun sayesinde bile dilinizi geliştirmenize yardımcı olacaktır. Bu hem oyunu da daha başarılı şekilde oynamanızı sağlar.



4. Youtube Videolarını İzleyin


Youtube evrensel ve oldukça büyük bir video ağıdır. Son birkaç senede müthiş bir dünya yaratmayı başaran Youtube’da gezerken yabancı dilinizi geliştirmeniz mümkün. Özellikle doğru yabancı kanallara abone olmanız halinde yabancı dilinizi rahatlıkla geliştirebilirsiniz. Yabancı gezi kanalları ile hem yeni kültürleri tanır hem de videoları izlerken farkında olmadan dile de aşina olmaya başladığınızı görürsünüz. İnternette basit bir araştırma yaptığınızda yabancı dilinizi geliştirecek çok özel Youtube kanallarının olduğunu görebilirsiniz.

5. Çok Beğendiğiniz Şarkıları Çevirin


Sevilen şarkıları tercüme etmek de çok etkili yöntemler arasında kabul görür. Sizler de hayranı olduğunuz ve dilinizden düşürmediğiniz yabancı şarkıları çevirerek dil gelişiminize katkı sunun. Şarkıları çevirdiğinizde aslında Türkçede olduğu gibi yabancı dillerde de pek çok havalı a da devrik diye tabir edebileceğimiz cümle olduğunu görebilirsiniz. Bunu yapmak için en azından başlangıç aşamasında görece basit şarkıları tercih etmeniz daha yerinde olacaktır. Telefonunuza indireceğiniz uygun bir program sayesinde şarkı akarken sözlerini kolayca da takip edebilirsiniz. Örneğin Musixmatch isimli program bu anlamda oldukça ideal bir program olarak gösterilebilir. İnternette araştırma yaptığınızda benzer şekilde ücretsiz olarak yabancı şarkıları eş zamanlı çeviren programlara rastlamanız mümkündür.



6. Telefonunuzun Ana Dilini Değiştirmeyi Deneyin


Kulağa garip ve çılgınca gelebilir ama bunu en az bir defa deneyin ve sonucu görün. Hangi dili öğrenmek istiyorsanız o ülkenin dilini ayarlayın. Ayarlar/Telefon Ayarları/Dil Ayarları şeklinde girmeniz yeterli olacaktır. Bu alanda karşınıza onlarca yabancı dilin çıkacağını göreceksiniz. Sizi heyecanlandıracak çok ama çok ilginç dilleri bile bu şekilde görmeniz olası. Bir süre telefonunuzu bu şekilde kullandığınızda menüler ve alt menüler sayesinde zaten çok sayıda kelimeyi kolayca öğreneceksiniz. Daha da önemlisi eğlenceli bir yöntem olduğundan ve sürekli geri dönüp kullanacağınızdan, gözünüzün önünde durak yüzlerce kelime aklınıza kazınmaya başlayacak. Bu yöntemi denemenizi tavsiye ederiz.

7. Yabancı Filmleri Dublajlı İzlemeyin


Yabancı dizi ya da filmleri dublajlı olarak izlediğinizde hem film keyfini düşürürsünüz hem de İngilizce öğrenme fırsatını kaçırırsınız. Ülkemizde her ne kadar dublaj çalışmaları çok başarılı olsa da hiçbir şey filmin orijinal seslerini ve dilini karşılamaz. Film kültürünüzü geliştirmek ve yabancı dili daha kolay benimsek için filmleri dublajlı yerine altyazı ile takip edin. Bu aynı zamanda telaffuz açısından da çok faydalı olacaktır. Çünkü bu sayede her repliğin nasıl telaffuz edildiğini canlı canlı takip etme şansınız olacaktır. Diğer yandan dilin kültürle olan canlı bağına tanıklık edeceksiniz. Dili daha organik ve doğal bir atmosfer içinde öğrenmek için filmler ya da diziler müthiş fırsatlar sunar. Kültürel dinamiklere de dil kadar hakim olabilmek için detaylara hakim olmak zorundasınız. Bunun da yollarından biri yabancı filmleri ve dizileri orijinal haliyle takip etmekten geçiyor.

Yabancı Dil Öğrenmek İlgili bu içerikleri de mutlaka okuyun!
  1. Kolayca Yabancı Dil Öğrenmek İçin 9 Taktik
  2. Yabancı Dil Öğrenmek Size Ne Sağlar?
  3. Ücret Ödemeden İngilizce Öğrenebileceğiniz siteler
  4. Dizi İzleyerek İngilizce Öğrenmek
  5. Eğlenirken İngilizcenizi Geliştirebileceğiniz En İyi 5 Oyun
 
osmanke Çevrimdışı

osmanke

BELKİ SARAYIMIZ YOKTU AMA BİZ HEP KRAL,DIK
Yönetici
Kurucu
7 Haz 2019
3,053
8,631
113
59
TR,İSTANBUL
Bilimin Dahi Açıklamakta Güçlük Çektiği Olgular
Bilim, nesnel verilerden hareketle, neden sonuç ilişkilerine dayalı açıklamalarda bulunur. Fakat bazen öyle doğaüstü öyle mucizevi durumlar vardır ki bilim açıklamakta gerçek anlamda yetersiz kalır. Bilimin açıklamakta güçlük çektiği bazı durumları sizler için derledik.

1. Beden ile Zihin Arasındaki Bağlantılar


Plasebo etkini çoğumuz duymuştur. Bu zaten başlı başına zihin ile beden arasındaki güçlü ve bir o kadar da ilginç olan bağın ispatı. Örneğin ilaç aldığınızdan haberiniz yok; ancak derdinizi kısa süre içinde çözecek bir ilaç kullandığınızı zihninizde düşündünüz. Kısa süre sonra bu düşüncenin varlığı dahi bedenen kendinizi daha iyi hissetmenize neden olabiliyor. Bu psikolojik bir his mi yoksa tıbbi açıdan belirtiler de sunan bir mucize mi muamma ama beden ve zihin arasında bir ilişki olduğu çok açık.


2. Hayaletler


Aslında hayaletlerin varlığına dair şu ana dek herhangi bir bilimsek ispattan söz etmek mümkün değildir. Fakat buna rağmen bugüne kadar dünyanın pek çok ayrı bölgesinden, ayrı kültürlerden ve farklı yaş gruplarından insanlar, hayaletleri gördüğüne veya hayaletlerle konuştuklarına inanıyor. İnsanlar nihayetinde genelde ölümden sonra hayaletlerle karşılaşacaklarını düşünüyor ve dolayısıyla muhtemelen beyin bu duruma karşı bir güvenlik ya da bir savunma mekanizması geliştirmeye çalışıyor.

3. Dejavu


Dejavu daha önce yaşanmış bir olayı yeniden yaşıyormuş duygusuna kapılmak. Sanki o mekanı daha önce görmüşsünüzdür, o insanı daha önceden tanıyormuşsunuz ya da o gün yaşanan olayları ikinci kez yaşıyormuşsunuz gibi hissedersiniz. Sanki flu görülen bir anı gibidir. Bu ilginç duygu hemen herkeste en az bir kez yaşanmıştır. Sanki bu büyük paralel evrende bizle özdeş varlıklar ya da ruhlar var gibi düşünmeye başlarsınız. Dejavunun, bu büyük ve gizemli evrenin yansımaları olduğu düşünülüyor ama tabi bunlar birer öngörü.

4. Taos Kentindeki Uğultu


New Mexico eyaletinde bulunan Taos adlı kent çok ilginç bir iddia ile gündeme geldi. Buraya giden turistler kentte çölü andıran, düşük tonlu garip uğultuların olduğunu söylüyor. Üstelik bunu yüzlerce farklı kişi, farklı zamanlarda söylüyor. Taos kentinde oturan her 100 kişiden 3 tanesi bu iddiaya katılıyor. Kimileri çöldeki akustik problemlerinin böyle bir sonuç yarattığını düşünüyor. Kimileri ise toplumsal histeri probleminin kendini ele verdiğini düşünüyor. Asıl garip olan ise henüz tek bir kimsenin, bu tuhaf sesin kaynağına ulaşamamış olması.



5. Psişik Güçler


Kimi insanlar duyusal güçlerinin, doğaüstü özelliklerinin olduğuna inanıyor. Daha da ilginci bu düşüncesini yüzlerce ve hatta binlerce kişiye kendince kanıtlıyor. Fakat hiçbir zaman böyle güçlere sahip olan insanlar, bilimsel olarak kendilerini kanıtlayamayacaklar. Çünkü bir takım gizemli güçleri olan insanlar, bilimin kendilerine şüpheyle yaklaştıklarını ve bu nedenle de böyle testlerde güçlerinin azalmaya başladığını söylüyor. Bu gerekçeden dolayı bu tip insanların güçlerini test etmek olanaksızlaşıyor.

6. Ölüm Sonrası Hayatın Varlığı


İşte geldik en çok merak edilen konuya. Tüm insanların peşinden koştuğu bu soruya yüzyıllardır kafa yoruluyor ama hala bir orta yol bulunmuş değil. Bilim ölümden sonra ne olacağına dair herhangi bir yargıyı kanıtlayacak bir pozisyonda değil. Genelde kafalardaki imaj, ölümden sonra karanlık bir tünele girileceği ve sonunda bir ışık huzmesinin yer aldığına ilişkindir. Kimi insanlar için de ölüm sonrası hayat huzur vericidir çünkü sevdikleriyle orada görüşeceklerini düşünürler. Öldükten sonra dünyaya geri gelip yaşadıklarını anlatan bir kimse olamayacağına göre bu konu sonsuza dek muamma olarak kalmaya devam edecek gibi görünüyor.

7. UFO Meselesi


Son yılların en gizemli sorularından bir tanesi de bu: UFO’lar gerçekten var mı? Bilim bu konuda net bir yargıya varabilmiş değil. UFO kavramını duyduğumuzda çoğunlukla akıllara uçan o meşhur daireler gelir. UFO’nun zaten açılımı tanımlanamayan ve uçan nesnelerdir. Pek çok ülkede gökyüzünde garip ve uçan, zaman zaman duran nesneler olduğu savunulmuştur. Hatta bu konuda pek çok gizemli hikaye ve video kayıtları mevcut. Yine de bunların ne olduğuna dair farklı görüşler de söz konusu olduğu için toptan bir kabul hiçbir zaman gerçekleşmedi. Dolayısıyla bu konu da şimdilik gizemini koruyor.
 
osmanke Çevrimdışı

osmanke

BELKİ SARAYIMIZ YOKTU AMA BİZ HEP KRAL,DIK
Yönetici
Kurucu
7 Haz 2019
3,053
8,631
113
59
TR,İSTANBUL
Pi Sayısına Dair Her Şey Burada
“Pi Sayısı” hiç kuşku yok ki Matematik alanının en popüler, en fenomen sayısıdır. Hatta öyle ki bu özel sayı ile alakalı özel bir gün bile var. 14 Mart, tüm dünyada “Pi Sayısı Günü” olarak kutlanıyor. ABD tarih formatında 14 Mart günü 3/14 biçiminde geçiyor.

Pi Sayısı nedir?


Pi sayısı esasen bir oranı ifade eder. Bir dairenin çevresinin çapına bölünmesi sonucu ortaya çıkan değerdir. Pi Sayısının tarihte kim tarafından bulunduğuna dair herhangi bir veri yoktur. Çünkü Pi Sayısı tarih boyunca çok farklı milletlerce kullanılmıştır. Babiller, Akdeniz medeniyetleri ya da Orta Doğu ülkeleri, söz konusu sayıyı aktif olarak kullandı. Aslında her uygarlık Pi Sayısını farklı bir değer olarak kabul etti. Buna rağmen en kabul gören değeri 3.14 şeklindedir.



Yunan Alfabesinin 16. Harfi


Pi sayısının sembolü bizzat Yunan alfabesinden kaynaklanıyor. Yunan alfabesindeki 16. harf, Pi sayısı için kullanılan sembolle aynıdır. Özellikle 1737 senesinde L. Euler isimli matematikçi bu sembolü sıklıkla kullandı ve kendisinden sonra gelen matematikçileri de etkiledi. Pi sayısı M.Ö. 2000’li yıllardan bu yana kullanılıyor. Babiller Pi sayısını 3,125 olarak kabul etmiştir. Eski Yunan’da ise Pi sayısının 3,162 olarak kabul edildiği görülüyor. Zaman içinde pi sayısının virgül sonrası 20 basamağı dahi hesaplanmıştır.



Pi sayısı bir matematiksel sabit olarak geçiyor. Çok eski yıllardan bu yana kullanılması, çember gibi popüler bir figürle ilgili olması, popülerliğini her daim taze tutmuştur. Matematik bilimi içinde belli bir karmaşaya sahip olsa da popüler dünyanın içinde kültürel bir öğe olarak kabul edilen Pi Sayısı, pek çok alanda tema olarak ele alınmıştır. Yakın zaman önce Pi ile alakalı özel bir sinema filmi bile yapıldı.



Guinnes Rekorlar Kitabına Girdi


Aşırı tutucu dinciler, eğitim kurumlarında Pi sayısının 3 şeklinde öğretilmesini savunmuşlardır. Guinnes Dünya Rekorları Kitabı’nda Pi Sayısı ile ilgili bir bölüm bulunmaktadır. Bir katılımcı Pi sayısının 100 bin rakamını ezberlemiştir. Rekor, tam 24 saatlik bir zaman dilimine yayılmıştır. Diğer yandan İngiltere’de Pi Sayısından ilham alınarak bir şiir yazma biçimi bile ortaya çıkmıştır. Yani Pi Sayısı edebiyat alanında bile kendini var etmeyi başarmıştır. Şu ana dek Pi sayısı 1.24 trilyoncu basamağa dek hesaplanabilmiştir. Bu rakamı bilgisayara aktarabilmek için geniş çaplı bir hard diske ihtiyaç duyulmaktadır.



Bütün Verileri Kapsar


Pi uzun biçimde yazıldığında potansiyel olarak her türlü veriyi içinde barındırır. Harflerle, rakamlar arasındaki sonsuz kombinasyonlar birer kod gibi burada yer alır. Bugün matematikte pek çok hesaplamada Pi sayısına başvuruluyor. En karmaşık formüllerde dahi Pi sayısının varlığı kurtarıcı olabiliyor. Bu anlamda matematik için gerçek anlamda mucizevi bir keşiftir diyebiliriz. Pi sayısının bilinen sembolü π şeklindedir.

Pi sayısı ne işe yarar! İzleyin…

 
osmanke Çevrimdışı

osmanke

BELKİ SARAYIMIZ YOKTU AMA BİZ HEP KRAL,DIK
Yönetici
Kurucu
7 Haz 2019
3,053
8,631
113
59
TR,İSTANBUL
İngilizcede Kullanılan Deyimler ve Türkçe Anlamları
İngilizcenin de Türkçeye benzer bir şekilde, deyimler konusunda çok yönlü, dolu bir dil olduğunu söyleyebiliriz. İşte bu durumun 10 kanıtı!

Türkçe anlamını görmek için resmin üzerine tıklayın…


1.

10-ingilizce-deyimler-min.jpg
Çevirmek için tıklayın
ingilizcede-kullanilan-deyimler-ve-turkce-anlamlari

Hatırım için
2.
9-ingilizce-deyimler-min.jpg
Çevirmek için tıklayın
ingilizcede-kullanilan-deyimler-ve-turkce-anlamlari

Çocuk oyuncağı (çok kolay)
3.
8-ingilizce-deyimler-min.jpg
Çevirmek için tıklayın
ingilizcede-kullanilan-deyimler-ve-turkce-anlamlari

Bıktım.
4.
7-ingilizce-deyimler-min.jpg
Çevirmek için tıklayın
ingilizcede-kullanilan-deyimler-ve-turkce-anlamlari

Sen kafayı yemişsin.
Reklâm
5.
6-ingilizce-deyimler-min.jpg
Çevirmek için tıklayın
ingilizcede-kullanilan-deyimler-ve-turkce-anlamlari

Sana ne!
6.
5-ingilizce-deyimler-min.jpg
Çevirmek için tıklayın
ingilizcede-kullanilan-deyimler-ve-turkce-anlamlari

Başını dik tut.
7.
4-ingilizce-deyimler-min.jpg
Çevirmek için tıklayın
ingilizcede-kullanilan-deyimler-ve-turkce-anlamlari

Aş bunları / Geç bunları
8.
3-ingilizce-deyimler-min.jpg
Çevirmek için tıklayın
ingilizcede-kullanilan-deyimler-ve-turkce-anlamlari

Hareketlerine dikkat et.
Reklâm
9.
2-ingilizce-deyimler-min.jpg
Çevirmek için tıklayın
ingilizcede-kullanilan-deyimler-ve-turkce-anlamlari

Gözüm üstünde.
10.
1-ingilizce-deyimler-min-min.jpg
10.Çevirmek için tıklayın
ingilizcede-kullanilan-deyimler-ve-turkce-anlamlari

Neşelen biraz.

Facebook Twitter


İngilizce Öğretmekle ilgili bu içerikleri de mutlaka okuyun!
  1. İngilizcede En Çok Kullanılan Eğlenceli Deyimler
  2. Muhteşem İngilizce özlü sözler ve Türkçe anlamları “Galeri 01”
  3. Ücret Ödemeden İngilizce Öğrenebileceğiniz siteler
  4. İngilizce Konuşmayı Öğrenmenin En etkili Yöntemleri
 
osmanke Çevrimdışı

osmanke

BELKİ SARAYIMIZ YOKTU AMA BİZ HEP KRAL,DIK
Yönetici
Kurucu
7 Haz 2019
3,053
8,631
113
59
TR,İSTANBUL
İstanbul’un Meşhur 7 Tepesi Nerededir?
İstanbul’un şu meşhur yedi tepesini aramızda duymayan yoktur. Şarkılara şiirlere ve hatta filmlere konu olmuş 7 tepenin nerelerde olduğunu hiç merak ettiniz mi? İstanbul’un yedi tepesiyle ilgili çok sayıda rivayet dolaşsa da en yaygın olanı Roma imparatoru Konstantin ile ilgilidir. Efsaneye göre Konstantin bu özel şehri güneş, ay ve beş gezegen düşüncesi üzerine kurmuştur.



Buna göre önce Roma’da, sonra Bizans ve Osmanlı’da şehrin en önemli, en kudretli yapıları tam olarak bu tepelere konuşlanmış. Bu tepelerin hangileri olduğu sorulduğunda genelde insanlar ilk olarak Çamlıca Tepesi cevabı veriyor. Oysa Çamlıca Tepesi bu yedi tepe arasında yer almıyor. İstanbul’un gerçek yedi tepesine gelin birlikte göz atalım.
1.Sarayburnu
2.Çemberlitaş Tepesi
3.Beyazıt Tepesi
4.Fatih Tepesi
5.Yavuz Selim Tepesi
6.Edirnekapı Tepesi
7.Kocamustafa Paşa Tepesi


1. Sarayburnu


Sarayburnu Tepesi tam olarak Topkapı Sarayı’nın etrafını ifade ediyor. Sarayburnu konum olarak tarihi yarımada bölgesinde başlar. Denizden yüksekliği yaklaşık 40 metre civarındadır. Bazı kaynaklarda Topkapı Kalesi olarak da adlandırılan Sarayburnu, Kadırga Limanı’na dek uzanmaktadır. 15. Yüzyılda yapılan Topkapı Sarayı, Sarayburnu’nun en önemli noktasıdır. Sarayburnu Tepesi’ne geldiğinizde elbette öncelikli olarak Topkapı Sarayı’nı ziyaret etmenizi öneririz. Daha sonra rotanıza İbrahim Paşa Sarayı, Aya İrini, Çağaloğlu Hamamı, Ayasofya, Alman Çeşmesi gibi ayrıcalıklı mekanları ekleyebilirsiniz. Bölgede yer alan Aya İrini, Osmanlı’nın ilk müzesi olarak biliniyor. Ayrıca burada bir dönem kilise olmasına rağmen camiye dönüştürülmüş tarihi mekanlarla da karşılaşabilirsiniz.

2. Çemberlitaş Tepesi


Çemberlitaş Meydanı olarak bilinen bölge, şehrin en büyük ikinci tepesi olarak biliniyor. Çemberlitaş Sütunu’nun tam olarak bu alanda yükseldiğini ifade edebiliriz. Yüksekliği 50 metre civarında olan tepede çok sayıda anıt-eser yer alıyor.Burada yer alan Nuruosmaniye Camii, barok mimariden izler taşıması bakımından büyük ilgi görüyor. Öte yandan dünyanın en eski kapalı çarşılarından biri olarak kabul edilen Kapalıçarşı da bu bölgenin içinde bulunuyor. Çinili Han, Çemberlitaş Hamamı ve Firüzağa Camii de bölgede gezebileceğiniz diğer mekânlar arasında bulunuyor. Buraya geldiğinizde bölgenin adeta sembolü olan Çemberlitaş Sütunu, görkemiyle ziyaretçileri adeta büyülüyor. Son olarak 5. yüzyılda Bizans’ın su depolama alanlarından biri olan Şerefiye Sarnıcı’nı da eklemeyi ihmal etmeyelim.



3. Beyazıt Tepesi


Geldik İstanbul’un üçüncü tepesine: Beyazıt Tepesi. Beyazıt Tepesi’nden deniz seviyesinden ortalama 55-60 metre uzaklıktadır. Pek çok noktadan göründüğü için İstanbul’un en bariz tepelerinden biri olarak gösterilebilir. Efsane Süleymaniye Camii bu tepenin içinde yer alır. Bilindiği üzere bu eser, Mimar Sinan’ın en önemli eserlerinden biri olarak kabul görür. Bu nedenle tepe bazı kaynaklarda Beyazıt Tepesi değil de Süleymaniye Tepesi olarak da geçer. Beyazıt Tepesi’ne geldiğinizde görmeniz gereken ilk yer tartışmasız Süleymaniye Camii’dir. Hemen akabinde Beyazıt Kulesi’ne tanıklık edebilirsiniz. Burası bir tür yangın gözetleme kulesi olarak inşa edilmiştir. Kule şu anda İstanbul Üniversitesi’nin içinde bulunuyor.

4. Fatih Tepesi


Şehrin en yüksek noktası olduğu içi gerek Bizans gerekse de Osmanlı döneminin en önemli eserlerine ve anıtlarına ev sahipliği yapmasına neden olmuştur. Bu tepede diğer tepelerde olduğu gibi herhangi bir odak noktadan söz etmemiz zor. Bizans zamanında tepede yer alan Havariyun Kilisesi, ciddi bir tahribata uğradı. Fatih, zafer sonrasında burada Fatih Camii adında yeni bir cami inşa ettirdi. Bu caminin yapımı toplamda 4 sene sürdü. Anlatılanlara göre Fatih bu caminin Ayasofya’dan bile güzel olmasını arzulamıştır. Fatih Sultan Mehmet’in türbesini görmek isteyenler keza aynı şekilde bu tepeye gelmek durumunda. Sahn-ı Seman Medresesi, Eski İmaret Camii, Molla Zeyrek Camii, Fatih Tepesi’nin gezip görmeye değer diğer önemli mekanları arasında gösterilebilir.

5. Yavuz Selim Tepesi


Yavuz Sultan Tepesi Çarşamba semtinde bulunuyor ve tam olarak Haliç’e bakıyor. Dik bir yamaca konuşlanan tepenin en önemli mekanı Yavuz Sultan Camii. Yavuz Selim Tepesi yaklaşık olarak 75 metre yüksekliğe sahiptir. Yavuz Sultan Selim’in türbesi de aynı şekilde burada yer alıyor. Yavuz Selim Camii harika bir cami olmasına rağmen hak ettiği değeri görmeyen camiler arasında gösterilebilir. Caminin hemen yan tarafında Aspar Sarnıcı’nı ziyaret edebilirsiniz. Tam karşıda yer alan Sultan Sarnıcı bugün ne yazık ki düğün organizasyonları için kullanılıyor. Çarşamba pazarı ve Fethiye Camii ile birlikte buradaki gezinizi noktalayabilirsiniz. Fethiye Camii, kiliseden camiye dönüştürülmüş yapılar arasında bulunuyor.



6. Edirnekapı Tepesi


Ayvansaray ve Edirnekapı isimli mahallelerin üstüne konuşlanan Edirnekapı Tepesi, İstanbul’un 6. tepesi olarak geçiyor. İstanbul’un batı yakasındaki surları taşıyan Edirnekapı Tepesi, geçmiş dönemlerde maruluyla meşhurmuş. Merkeze uzaklığından dolayı bu bölgede çok sayıda fabrika inşa edilmiştir. Mihrimah Sultan Camii ile Tekfur Sarayı bölgenin öne çıkan mekanları arasında gösterilebilir. Surun dışında kalan ve tahribata uğramayan Khora, bugün Kariye Müzesi ismiyle hizmet veriyor. Edirnekapı Tepesi’ne uğradığınızda kendine has mimarisiyle dikkat çeken bu özel mekanı da es geçmemelisiniz.

7. Kocamustafa Paşa Tepesi


Ve geldik İstanbul’un yedinci ve son tepesi olan Kocamustafa Paşa Tepesi’ne. Bu tepe, Aksaray ve sahile dek uzanan bölgeyi kapsar. Yükselti alanlarıyla tam anlamıyla bir üçgeni anımsatan tepe, 5. yüzyılda Arkadius sütunu vesilesiyle işaretlenmiştir. Haseki Külliyesi, Bayrampaşa Mescidi, Osmanlı’nın tepeye yaptığı katkılar arasındadır.
 
osmanke Çevrimdışı

osmanke

BELKİ SARAYIMIZ YOKTU AMA BİZ HEP KRAL,DIK
Yönetici
Kurucu
7 Haz 2019
3,053
8,631
113
59
TR,İSTANBUL
Uyumadan Önce Kitap Okumak Yaşam Kalitesini Arttırıyor
Kitap okumanın faydalarını anlayabilmek adına bizzat bu sürece pratik olarak dahil olmak gerekiyor. Ne yazık ki kitap okuma konusunda son derece cılız bir ülkeyiz. Kitap okuma konusundaki alışkanlıklarımızı değiştirmek belki de pek çok sorunun çözümü noktasında belirleyici olacak.

Kitap okumak, etrafımızda olan biten her şeye bakışımızı değiştirebilecek kadar büyük bir etki yapabilir.

Özellikle de empati yapma becerimizin ciddi anlamda artması, analitik düşünme eğilimimizin gelişmesi, kitap okumanın bize sağladığı yararlar arasındadır. Bütün bunların haricinde bir de kitap okumanın fiziksel faydalarından söz edebiliriz. Örneğin uyumadan önce kitap okumanın yaşam kalitesini arttırdığı bilinen bir gerçektir.


Stresli İşler Zihni Yoruyor


Özellikle yüksek tempolu işlerde çalışanlar, zihinsel açıdan müthiş bir stresle karşı karşıya kalıyor. Yaşamımızı idame ettirebilmek adına yaptığımız işler yüzünden çoğu zaman kendimize vakit ayırmakta zorluklar yaşayabiliyoruz. Bilhassa da kitap okumaya vakit bulamamak oldukça can sıkıcı bir durum. Kitap okumak için zihnin yorgun olmaması, algıların açık olması gerekiyor. Bir şekilde, en azından uyumadan önce kitap okumak adına az da olsa bir vakit yaratabilmek, oldukça olumlu sonuçlar doğuruyor. Gündüz ve akşam vakitlerinde doğal olarak kitap okuyacak fırsatı bulmakta zorlanıyoruz. Uyku öncesinde, kendimizle baş başa kaldığımız o zaman diliminde birkaç sayfa kitap okumak, bir noktadan sonra müthiş bir terapiye dönüşüyor.

Bilişsel Yetenekleri Geliştiriyor


Uyumadan önce kitap okumanın zekayı tetiklediğine dair bilimsel araştırmayı Northern Üniversitesi gerçekleştirdi. Hem genel kültür, hem de sözcük dağarcığının bu bağlamda önemli ölçüde geliştiğini ifade edebiliriz.

Depresyonun Önüne Geçer


Küçük ya da büyük çaplı depresyona giren bireyler, bu süreci kitap okuma alışkanlığı ile atlatabiliyor. Bu konuda tam anlamıyla bir garanti vermek elbette mümkün değil; ancak uyumadan önce kitap okumanın, depresyona girmiş bireylerde bir nevi psikolojik bir seans etkisi yaptığı söylenebilir.



Uykunun Kalitesini Yükseltiyor


Geceleri uyumadan önce birkaç dakika bile olsa kitap okuyan insanların, kitap okumayan insanlara göre uyku problemi yaşama olasılıkları oldukça düşük. Kitap okumak günün stresini ve yorgunluğunu önemli ölçüde sizden alır. Bu da uykunun kalitesini ciddi anlamda arttırmaktadır.

Alzheimer Hastalığından Korur


Geceleri uyku öncesi birkaç sayfa kitap karıştırmak beynin temel fonksiyonlarını diri tutar. Özellikle hafızanın canlı kalmasını, algıların açık olmasını tetikler. Uyku öncesi istikrarlı olarak kitap okuyanların Alzheimer hatalığına yakalanma riski son derece düşük.
 
osmanke Çevrimdışı

osmanke

BELKİ SARAYIMIZ YOKTU AMA BİZ HEP KRAL,DIK
Yönetici
Kurucu
7 Haz 2019
3,053
8,631
113
59
TR,İSTANBUL
Kitap Okuyanların İdeal Sevgili Olduğunu Biliyor muydunuz?
Kitap okumak, bir insanın en büyük zenginliğidir derler. Fakat kitaplarla dost olmayı başarmış insanları son zamanlarda sosyal yaşamımızda bir nebze ıskalamaya başladık.

Cep telefonundan başını kaldırmayan insanların aksine, evde, yolda, metroda, fırsat bulduğu her yerde bir şeyler okuyan insanları genellikle asosyal bireyler olarak görmeye başladık.

Onların içine kapanık bireyler olduğu için kitaplara yöneldiği fikrine kapılırız. Bu son derece gülünç bir değerlendirme olduğu ortadadır. Zira kitap okuyan insanlar, yaşama farklı pencerelerden bakmayı daha kolay öğrenirler.


Empati Yetenekleri Ön Planda


Özellikle roman ve öykü kitapları okuyan insanların empati yapma becerisinin çok daha üstün olduğu bilinir. Kitap okuyan insanlar üzerinden son dönemlerde yapılan araştırmalar, her defasında çok daha farklı bir sonucu ortaya koyuyor. TIME dergisinin yakın zaman önce bu konuda yaptığı araştırmanın sonuçları da bir hayli ilginç. Araştırmaya göre kitap okuma alışkanlığı olan insanlar, hayatlarında neredeyse kitap okuma alışkanlığı hiç olmayan insanlara göre çok daha ideal bir sevgili formuna sahipler.



Bu aslında mantıkla çok da örtüşmeyen bir sonuç değil aslında; ancak günlük yaşamda çoğu zaman entelektüel birikimi olan insanların ikili ilişkilerde başarısız olduklarına ilişkin garip bir kanı var. Eğer şu anki sevgiliniz beraber olduğunuz süre içinde kitaplara hiç ilgi göstermemişse, bu sizin için olumsuz bir sinyal olabilir. İlişkinizi bu bağlamda yeniden gözden geçirmenizde fayda olabilir. Bu elbette tek başına bir kriter olamaz ancak yine de kitap okuyan insanların çok önemli bir bölümü, sevgililik konusunda sınıfı sorunsuzca geçebiliyor.

Gerçek Bir Yol Arkadaşı


Bu arada kitap okumaktan kastedilen şey de elbette yüzeysel ve üstünkörü bir okuma değil. Kitabın en başından en sonuna kadar her cümleyi anlayarak, içinde hissederek, hikayeyi bizzat yaşayarak okuma deneyimine verimli okuma ya da derin okuma adı veriliyor. Kitap okuduğunu iddia eden insanların önemli bir bölümü okuduklarını birkaç gün sonra unutuyor. Başkaları için değil, kendi deneyimlerini zenginleştirmek adına kitap okuyan insanlardan söz ediyoruz. Bu insanların ne yazık ki gittikçe azaldığını söyleyebiliriz. Bu, aynı zamanda sevmeye, aşık olmaya gerçekten de değer naiflikte insanların da azaldığı anlamına geliyor.

Sizi Derinlemesine Anlamaya Çalışırlar


Şundan emin olun ki kitap okuyan bireyler, sevgilileriyle konuşmak yerine derin bir biçimde sohbet etmeye çalışırlar. Sizi yüzeysel olarak değil, derinlemesine tanımak ve anlamak isterler, bunun için bir çaba sarf ederler. Bu kişiler genellikle çok zekidirler. Bakış açılarıyla ve yaratıcı fikirleriyle sizi de harekete geçirirler. Okudukları kitaplardan etkilendikleri her olay, her durum ve karakter onlar için bir tecrübedir. Bu, onların sizi çok daha kolay bir şekilde anlamalarını sağlar. Ömür boyu gerçek bir yol arkadaşı arıyorsanız, gözünüz daima kitap okuma alışkanlığı olan insanların üzerinde olsun. Kitap okuyan insanların üstün iletişim güçleri, size müthiş bir yaşam enerjisi verecektir. Bu kişilerin şiddete olan eğilimlerinin de oldukça düşük olduğu bilinir.
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici